Bilim: "Evrenin ya da olaylarin bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçeklige dayanarak yasalar çikarmaya çalisan düzenli bilgi."
"Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi."
"Belli bir konuyu bilme isteginden yola çikan, belli bir erege yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli arastirma süreci."
Bilim ile ugrasan bir kisinin bu tanimlari yeterli bulmayacagini söylemeye gerek yoktur. Bu nedenle, bilimin eksiksiz bir tanimini yapmaya kalkismak yerine, onu açiklamaya çalismak daha dogru olacaktir.
Insan dogaya egemen olmak ister!
Derler ki insanoglu varolusundan beri dogayi bilmek, dogaya egemen olmak istemistir. Bu nedenle, insan varolusundan beri dogayla savasmaktadir. Son zamanlarda, bu görüsün tersi ortaya atilmistir: Insan dogayla baris içinde yasama çabasi içindedir.Bence bu iki görüs birbirlerine denktir. Bazi politikacilarin dedigi gibi, sürekli baris için, sürekli savasa hazir olmak gerekir.
Gök gürlemesi, simsek çakmasi, Ay'in ya da Günes'in tutulmasi, hastaliklar, afetler, vb. doga olaylari bazen onun merakini çekmis, bazen onu korkutmustur.
Öte yandan, bu olgu, insani, doga korkusunu yenmeye ve merakini gidermeye zorlamistir. Korkuyu yenebilmenin ya da meraki gidermenin tek yolunun, onu yaratan doga olayini bilmek ve ona egemen olmak oldugunu, insan, önünde sonunda anlamistir. Peki, insanoglunun dogayla giristigi amansiz savasin tek nedeni bu mudurs Baska bir deyisle, bilimi yaratan güdü, insanoglunun gereksinimleri midir?
Elbette korku ve merakin yaninda baska nedenler de vardir. Insanin (toplumun) egemen olma istegi, begenilme istegi, daha rahat yasama istegi, üstün olma istegi vb. nedenler bilgi üretimini saglayan baska etmenler arasinda sayilabilir. Ynsanin korkusu, meraki ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanin dogayla savasi (barisma çabasi) ve dolayisiyla bilgi üretimi de durmaksizin sürecektir.
Bilim Neyle Uğraşır?
Bilimin asil ugrasi alani doga olaylaridir. Burada doga olaylarini en genel kapsamiyla algiliyoruz. Yalnizca fiziksel olgulari degil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi alanlarinin hepsi doga olaylaridir. Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doga olayidir. Insanoglu, bu olgulari bilmek ve kendi yararina yönlendirmek için varolusundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabirla ugrasmaktadir.
Baska canlilarin yapamadigini varsaydigimiz bu isi, insanoglu akliyla yapmaktadir.
Bilim, yüzyillar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteligini, geleneklerini ve standartlarini koymustur. Bu süreçte, çagdas bilimin dört önemli niteligi olusmustur: çesitlilik, süreklilik, yenilik ve ayiklanma.simdi bunlari kisaca açiklamaya çalisalim.
Çesitlilik: Bilimsel çalisma hiç kimsenin tekelinde degildir, hiç kimsenin iznine bagli degildir. Bilim herkese açiktir. Ysteyen her kisi ya da kurum bilimsel çalisma yapabilir. Dil, din, irk, ülke tanimaz. Böyle oldugu için, ilgilendigi konular çesitlidir; bu konulara sinir konulamaz. Hatta, bu konular sayilamaz, siniflandirilamaz.
Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamis olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamistir; bundan sonra da durmayacaktir.
Yenilik: Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanlari ortaya çikmaktadir. Dolayisiyla, bilime, herhangi bir anda teknigin verdigi en iyi imkânlarla gözlenebilen, denenebilen ya da var olan bilgilere dayali olarak usavurma kurallariyla geçerligi kanitlanan yeni bilgiler eklenir.
Ayiklanma: Bilimsel bilginin geçerligi ve kesinligi her an, isteyen herkes tarafindan denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlis oldugu anlasilan bilgiler kendiliginden ayiklanir; yerine yenisi konulur.
Bilim Tarihi Nedir?
Bilim tarihi kisaca bilimin dogus ve gelisme öyküsüdür. Amaci nesnel bilginin ortaya çikma, yayilma ve kullanilma kosullarini incelemektir.
Bilim çogu kez sanildigi gibi ilk defa ne Rönesans’tan sonra, ne de Bati dünyasinda ortaya çikmistir. Bilim; insanligin kafa ürünüdür. Kökleri ilkel toplumlarin yasamina kadar uzanir.